Ana Sayfa
İletişim
Ziyaretçi defteri
ÜYEOL

imam şafii hayatı yaşadığı çağ
şafii nin tahsili ve ilminin kaynakları
şafii nin yaşadığı çağ
sünnet ve re-y
itikadda fırkalar
hariciler
mu-tezile
şafii nin görüşleri
kitaplar
şafii fıkhının incelenmesi
şafii nin üsülü
din bilgisi
kitap kur-an-ı kerim
sünnet
icma
kıyas
istihsanın ibtali ve mesalih-i mürsele
ashabın kavilleri ve fetvaları
şafii zahire göre hüküm verir
şafii fıkhının füru-da geçirdiği devirler
şafii mezhebinde müctehid olanlar
şafii mezhebinin yayılışı

Müellif Hakkında Bilgi
Fıkhın Manası Ve Özellikleri
İman Manası ve Rükünleri
İslamın Tarifi ve Esasları
İbadet ve Çeşitleri
Dince Temiz Sayılmayan Şeyler
Suların Çeşitleri
Tabaklama ve Dibağ
Altın Ve Gumuş) Kaplarının Kullanımı
Abdest ve Şartları
İstinca
Abdesti Bozan Şeyler ve Mekruhları
Gusul (Boy Abdesti)
Mestler Üzerine Meshetmek
Teyemmüm
Necaset Bahsi ve Giderilmesi
Hayız Nifas ve İstihzanın Hükmü
Cünüp Kişiye Haram Olan Şeyler
İslam´da Namazın Önemi
Namaz Vakitleri
Namazın Farz Olmasının Şartları
Nafile Ve Revatıb Namazlar
Nafile (Sünnet) Namazların Çeşitleri
Namazın Şartları ve Rükünleri
Namazın Sünnetleri
Namazı Bozan Şeyler ve Mekruhları
Sehiv-Tilavet ve Şükür Secdesi ve
Namaz Kılınması Mekruh Olan Vakitler
Cemaatle Namaz Kılmak ve İmama Uymak
Yolcuların Namazı Cem ve Kasır
Cuma Namazı
Bayram Namazları
Güneş Ve Ay Tutulması Namazı ve Yağmur Duası
Savaş Anında Kılınan Korku Namazı
Giyilmesi Haram Olan Elbiseler
Ölünün Teçhiz Ve Tekfin İşlemleri
Zekat
Sadaka-ı Fıtır (Fitre
Zekat ve Fitrenin Verileceği ve Verilmeyeceği Yerler
oruç
Hacc
Alım Satımlar
Riba Faiz
Muhayyerlik
Selem
Rehn İpotek
Hacr
Sulh Barıştırmak
Sokağa Doğru Saçak Açmak
Havale
Şirket Ortaklık
Vekalet
İkrar İtiraf
Ariyet
Köle Azad Etmek
Kaza ve Yargı
Yemin
Cihad
Nikah
Nafaka-Hedane
Cinayetler-Diyet-Kasama
Hul
Abdest ve Şartları

Yazıcı Sürümü
Abdest ve Şartları


Türkçede kullandığımız Abdest kelimesi farsçadan gelmedir.
"Ab", (su) ve "Dest" (el) kelimelerinden oluşan ve "El suyu" manası­na gelen birleşik bir kelimedir.
"Abdest" arapçada temizlik ve güzellik manasına gelen "Vudû" keli­mesiyle ifade edilmektedir. [1]

--------------------------------------------------------------------------------
[1] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 85.



Abdestin Meşru Oluşunun Delileri

Abdest, İsra gecesi beş vakit namazla birlikle farz kılınmıştır. Abdestin farz oluşu üç delille sabittir:

Birinci delil: Kur´an-ı Kerim´dir.

Allah Teala şöyle buyuruyor:

"Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, başlarınızı meshedip ve topuklara kadar ayaklarınızı yı­kayın. " (Maide: 5/6)

Abdestin tarz oluşuna ikinci delil sünnettir.

Ebu Hureyre (r.a.)´den rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.). "Abdestsiz birinin, abdest alıncaya kadar Allah namazını kabul etmez." [1] buyurmuştur.

Üçüncü delil: İcma´dır.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanından günümüze kadar bütün müslümanlar abdestin farz olduğuna icma´ etmiştir. Bu icma? di­nin bilinen zaruri hükümlerinden olmuştur. [2]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Buhari 135 Müslim, 225.
[2] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 85.



Abdestin Fazileti

Abdestin fazileti hakkındaki hadisler çoktur. Bunlardan bir kaçına işa­retle yetineceğiz.

1- Abdullah bin Sunabihi´den rivayetle Râsulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Kul abdest alıp, ağzına su verdiği zaman ağzındaki günahları çıkar. Burnuna su çektiği zaman burnundaki günahları çıkar. Ellerini yıkadığı zaman ellerindeki tırnaklarının uçlarına kadar olan günahları dökülür. Ayaklarını yıkayınca ayak altlarına kadar olan ayaklarının günahları dö­külür. Sonra camiye yürümesi ve namazı ona fazladan kalır." [1]

2- Enes (r.a)´dan rivayeten Resulullah (s.a.v.),

"Kişideki bir iyi huy sebebiyle Allah (c.c) bütün amellerini düzeltir. Ki­şinin namaz için temizlenmesi sebebiyle, Allah (c.c) günahlarını örter. Namazı onun için fazlalık olur." [2]

3- Ebu Hureyre (r.a.)´dan rivayeten Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

"Sizlere günahları silen ve dereceleri yükselten bir şeyi göstereyim mi?

Dinleyenler:

-Evet ya Rasulallah, dediler.

Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.):

"Zorluklara rağmen abdesti tam almak, uzak yerlerden camiye gelmek, namaz kıldıktan sonra diğer namazı beklemek. İşte nöbet tutmak budur, işte nö­bet tutmak budur. İşte nöbet tutmak budur" [3] buyurdu.

4- Ebu Hureyre (r.a.)´den başka bir rivayete göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem mezarlığa gelerek:

"Ey müminlerin yurdu. Selam üzerinize olsun. Biz de yakın zamanda inşallah size kavuşacağız. Kardeşlerimi görmeyi istiyorum" buyurdu.

Ashab:

-Ya Resulallah biz kardeşlerin değil miyiz? diye sordular.

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

-"Siz benim ashabımsınız kardeşlerimiz ise, henüz gelmemiş olanlar­dır." buyurdu.

Ashab:

-Henüz gelmemiş olan ümmetini nasıl tanırsın? dîye sordu.

Resulullah sallallahu aleyhi ve seîlem:

"Bir kimsenin tamamıyla aynı renkte olan atları arasında alnı ve üç ayağı ak bir atı bulunsa onu tanımaz mı?" diye sordu.

Ashab:

-Evet, dedi.

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem:

"Öyleyse kardeşlerimiz yüzleri el ve ayakları abdest nuruyla parlak olarak gelecekler, ben de bunlardan önce gidip, havuz basında onları bekleyeceğim. Dikkat ediniz bazı adamlar havuzumun başından devenin kovulduğu gibi koyulacaktır. Ben onlara sesleneceğim. Haydi geliniz. Ba­na denilecek ki senden sonra onlar yollarını değiştirdiler ben de kahrol­sunlar kahrolsunlar diyeceğim." [4]

5- İmam Ahmed´in Müsned´inde rivayet ettiği hadis. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

" Biriniz öfkelendiği zaman abdest alsın, çünkü abdest gazabı ve si­nirleri yatıştırır."

6- İbni Mace, Ahmed ve Beyhaki´nin Sevban (r.a.)´dan rivayet ettiği hadis-i şerif.

Peygamberimiz (s.a.v.) buyurur:

"Doğru olun men edilmeyeceksiniz. Bilin ki en hayırlı ameliniz na­mazdır. Gerçek mü´min devamlı abdestli olmaya çalışır." [5]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Tirmizi, c.1, bab. 2 sah. 31; İmam Malik, Kıtabut-tahare. bab. 6 no. 30.

[2] Ebu Ya´la, Bezzar ve Taberani, Evsat kitabında rivayet etmişler.

[3] İmam Malik. Müslim, Tirmizi ve Nesei rivayet etmiştir.

[4] Müslim Kitabut-Tahare, 39 hadis no 249.

[5] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 85-87.




Abdestin Farzları

1- Yüzünü yıkarken niyet getirmek.

2- Yüzünü yıkamak.

3- Dirseklere kadar her iki elleri yıkamak.

4- Başın bir kısmını meshetmek.

5- Topuklara kadar her iki ayağı yıkamak.

6- Belirttiğimiz şekilde sıraya uymak. [1]



1-Niyet:

Yüzünü yıkarken niyet edilir.

Niyet, bir şey yaparken onu kastetmektir. Abdest almak isteyen kimse, küçük hadesin kaldırılmasına niyet edecektir. Niyet, yüzün ilk cüzünü yı­kamakla beraber olacaktır. Niyetin yeri, dil değil kalptir. Hükmü ise va­cip olmasıdır.

Abdest ve buna benzer ibadetlerde niyetin farz olduğunu gösteren delil Peygamberimiz (s:a.v.)´in şu hadisi şerifidir:

"Ameller niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan odur." [2]

Niyetin dil ile telafûz edilmesi sünnettir. Yukarıda da ifade edildiği gi­bi niyetin asıl yeri kalptir.

Abdestte niyetin zamanı: Yüzün yıkanmasına başlandığı anda niyet getirilir. Daha evvel veya daha sonra getirilen niyet makbul değildir. Çün­kü abdestin farz olan ilk organı yüzdür. Niyet yüzün yıkanması ile bera­ber getirilmelidir.

Niyetin şartları:

Niyet getirenin müslüman, mümeyyiz olması, niyyet edilen şeyi bil­mesi, herhangi bir şeye ta´lik edilmemesi (niyetin abdeste ait olması) dır. Abdest için niyet getirirken:

"Farz olan abdesli almaya niyet ettim" demesi. Veya; "Abdestsizliği kaldırmaya niyet ettim." ya da "Namazı mubah kılmaya niyet ettim." ve­yahut "Namaz kılmayı kendime helal etmek için niyet ettim." demesi ile de abdest niyeti yerine gelir.

"Abdestsizliği kaldırmaya niyet etlim." veya, "Namazı mubah kıl­maya niyet ettim." ya da, "Namaz kılmayı kendime helal etmek için niyet ettim." demesi ile de abdest niyeti sahih olur.

2- Yüzün yıkanması.

Yüzün sınırı, uzunlamasına alında saçın bittiği yerden çenenin ve çene kemiğinin altına kadar, enlemesine kulaktan kulağa olan kısımdır.

Yüz sınırında bulunan her şeyi yıkamak vaciptir. Kaş ,bıyık ve sakal kıllarını yüzeylerinden diplerine kadar yıkamak gerekir. Çünkü bunların hepsi yüzün cüzlerindendir. Ancak sık ve gür olan sakalın dibine su yetiş­tirmek güç olursa o zaman sadece üst kısmının yıkanması yeterlidir. Bu durumda gür olan sakalın dibini yıkamak sünnettir.

3- Her iki elin dirseklere kadar yıkanması.

İki elin üzerinde bulunan kılların da altlarına kadar ıslanması gerekir.

Çünkü her iki elin üzerinde bulunan bütün kılları yıkamak vaciptir. Eğer tırnakların altına suyun temas etmesine engel olacak kir ya da tır­nakların üstünde oje veya parmakta yüzük varsa varsa abdest sahih ol­maz.

Abdeslin sahih olması için kiri ve ojeyi gidermek ve yüzüğü de oyna­tıp altını ıslatmak gerekir. Buna şu hadisi şerifi delil gösterebiliriz:

Bir gün bir adam abdest alıp ayağından tırnak kadar bir yeri yıkamadı.

"Dön, abdestini güzelce al." buyurdu. Bunun üzerine adam dönüp abdestini tam aldıktan sonra namazını kıldı. Bu hadis gösteriyor ki, yı­kanması lazım gelen abdest uzuvlarının en ufak bir yeri kuru kalırsa, abdest sahih olmaz.

4- Başın bir kısmının meshedilmesi.

Başın hududunda bulunan ten ve saçın bir kısmını meshetmektir.

Yüce Allah, Kur´an-ı Kerim´de "Başlarınızı meshedin" (Maide: 5/6) buyurmasıyla başın meshi farz olmuştur. Başın sınırında bulunan bir kılın dahi meshedilmesiyle bu farz yerine gelmiş olur.

Muğiyre b. Şu´be Hz. Peygamberin abdest aldığını, sadece başının ön kısmını ve sarığını meshettiğini rivayet eder. [3]

Bu hadis, başın sadece ön kısmı gibi az bir yerin mesh edilmesinin ye­terli olduğunu bildirir.. Miktarı için herhangi bir sınırlama yoktur. Şafii mezhebine göre bir kıl dahi meshedilirse kafi gelir. [4]

5- Topuklara kadar ayakların yıkanması.

Parmakların arasını ve yarıkları yıkamak vacip olduğu gibi, üzerinde ve tırnaklar altında bulunan kir ve benzeri şeyleri de gidermek lazımdır.

6- Tertip.

Yukarıda zikrettiğimiz şekilde sıraya uymak.

Yani önce niyetle birlikte yüzü, sonra elleri yıkamak, sonra başı meshetmek ve sonra ayakları yıkamaktır. Ancak, suya dalan kimse, abdest niyyetini getirirse tertip farziyeti sakıt olduğu gibi, cenabetten yıkanan kimsenin abdesti için de tertip şartı aranmaz..[5]

Abdestte tertibe riayet etmek yani sıraya uymak abdestin farzlarından zikredildiği Maide suresi 6.ncı ayeti kerimesinden anlaşılmaktadır. Zira ayet bu sıraya göre nazil olmuştur. Ayrıca bu sıralamayı Peygamberimiz (s.a.v.)´ in abdest tatbikatından da öğrenmekteyiz. Zira Rasulullah ayet­teki sırada olduğu gibi bu tertibe göre abdest alırdı. [6]
--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 88.

[2] Buhari, 1. Müslim, 1907.

[3] Müslim, 274.

[4] Muğnil Muhtaç, 1/53.

[5] İânetü?t-Talibin, 1/41.

[6] Müslim, 246.

Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 88-90.




Abdestin Şartları

Abdest almak için gerekli olan şartlar şunlardır:

1- Müslüman olmak.

2- Mümeyyiz olmak.[1]

3- Mutlak su.

4- Mutlak suyun olduğunu bilmek veya zannetmek.

5- Abdestsizliğin gerçekleşmesi.

6- Hayız veya nifas gibi abdeste mani olan bir durumun olmaması.

7- Niyeti geciktirmemek.

8- Yıkanması gereken uzuvda suyun her yere değmesine mani olacak mum veya toprak gibi bir engelin bulunmaması.

9- Abdestin nasıl alınacağını bilmek.

10- Abdestin farzlarını sünnetlerden ayırt edebilmek.

11- Abdest alma niyetinin abdestin sonuna kadar devam etmesi.

12- Uzuvların üzerinden suyun akıtmak.

13- Su yetişmeyen parmak aralarını hilâllamak.

14- Abdest uzuvlarının tamamlayıcı yerlerini yıkamak şarttır.

Ayrıca mazaret sahibi olan "Selesül bevl" diye bilinen idrarını tutama­yan veya hayız ya da nifas günleri dışında gelen "İstihaza" durumunda olan kadınlar için: Vaktin girmesi, tenasul aletlerinden akan kan veya id­rar için bir bez kullanılması veya bağlanması şartları da eklenir. [2]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Muğnil Muhtac , 1/139.
[2] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 91.





Abdestın Sünnetleri

Abdestin sünnetleri on tanedir:

1- Abdeste ´Besmele´ ile başlamak.

2- (Ağzı açık olan herhangi bir kaptan eliyle su alacaksa) Kaba batır­madan önce ellerini yıkamak.

3- (Ağza su vererek) Mazmaza yapmak.

4- (Buruna su vererek) İstinşak yapmak.

5- Başın tamamını meshetmek.

6- Yeni su ile kulakların dışını ve içini mesh etmek.

7- Gür ve sık olan sakalını oğuşturmak. [1]

8- El ve ayak parmaklarının arasını ovalamak.

9- Sağ uzuvları sol uzuvlardan önce yıkamak.

10- Her uzvu üçer defa yıkamak ve uzuvları ardarda yıkamak ( ara ver­meden yıkamak).

Besmele. Abdeste başlarken ´Bismillahi´ veya ´Bismillahirrahmanirrahim´ demektir.

- Abdeste ´Besmele´ ile başlamak için delil.

Peygamberimiz (s.a.v.)şöyle buyurmuştur: "... Besmele çekerek abdest alınız." [2]

-Abdeste başlamadan önce elleri bileklere kadar yıkamak için pey­gamberimiz (s.a.v.)´in hadisi:

Abdullah bin Zeyd (r.a.)´dan: Hz. Peygamber (s.a.v.)´in nasıl abdest aldığı sorulunca bir kab isledi ve Peygamberimiz (s.a.v.)´in abdestini gös­termek üzere, önce ellerini kaba batırmadan önce o kabtan ellerine su dö­kerek üç defa ellerini yıkadı. [3]

-Ağza ve buruna su vererek oraları temizlemenin delili için Abdullah İbni Zeyd İbni Asım rivayet şöyle rivayet eder:

"Peygamberimiz (s.a.v.) abdest alırken, su kabından önce iki eline su döktü, ellerini 3 defa yıkadı, sonra elini kaba soktu onunla su alıp ağzını yıkadı. Daha sonra tek avucu ile burnunu su çekip yıkadı. Bunu da üç de­fa yıkadı. "[4]

-Başın tamamını meshetmek ise şu hadis-i şerif ile sünnettir. Abdullah bin Zeyd (r.a.) peygamberimiz (s.a.v.)´in abdestini tarif ederken başını el­leriyle mesheder. Ellerini ön ve arkaya götürür. Şöyle ki başın ön tarafın­dan başlayarak ellerini enseye kadar götürür. Sonra ellerini geri döndürüp başladığı yere kadar getirdi. [5]

-Kulakları meshederken yeni su kullanmanın sünnet oluşu da şu hadisi şerif ie sabittir:

Abdullah bin Zeyd: "Peygamber (s.a.v.)´i abdest alırken gördüm. Ba­şının meshine aldığı sudan başka, kulaklarının meshi için de su aldı." de­miştir. [6]

- Gür ve sık olan sakalı ovuşturmak :

Hz. Enes diyor ki: Peygamber (s.a.v.) abdest alırken bir avuç su alır, o suyu çenesinin altına vererek sakallarının arasına akıtır ve:

"İşte rabbim bana böyle emretti." [7] derdi.

- El ve ayak parmaklarının arasını ovalamak için, Lakit bin Sabira (r.a.)´dan rivayet edildiğine göre,

-Ya Rasulallah bana abdestten haber ver, demiş.

Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Âbdesti tam yap, parmak aralarını arala ve oruçlu değilsen genzine kadar su çekerek burnunu yıka." [8]

-Sağ uzuvları sol uzuvlardan önce yıkamak için İbni Abbas´tan rivayet edilen şu hadis-i şerif delildir:

"İbni Abbas abdest almaya başladı... Sonra pazusuna kadar sağ kolunu sonra aynı şekilde sol kolunu yıkadı, sonra başını mesnetti., sonra topuk­ları dahil sağ ayağını, sonra aynı şekilde sol ayağını yıkadı ve "Ben Pey­gamberin böyle abdest aldığını gördüm" dedi. [9]

-Her uzvu üçer kere yıkamak için Hz. Osman (r.a.)ın rivayeti: Hz. Osman (r.a.), "Size Peygamberin nasıl abdest aldığını göstereyim mi?" dedikten sonra yıkanacak uzuvların tümünü üçer kere yıkadı ve meshedilecek yerleri de üçer defa meshetti." dedi. [10]

Abdestin sünnetlerine ayrıca şunlar da ilave edilir:

1- Misvak kullanmak:

Misvak şer´an dişleri temizlemek için, ağaç gibi şeylerden yapılan te­mizlik aletidir. Suudi Arabistan´daki ´Erak´ isimli ağaçtan olması şart de­ğil ise de, faydalı maddeleri ihtiva ettiği ve Resulullah (s.a.v.)´in özellikle onu kullandığı için, onu kullanmak daha efdaldir.

Binaenaleyh, günümüzde kullanılan diş fırçası da aynı niyetle kullanıl­dığı takdirde sünnet-i seniyye yerine gelmiş olur. Misvakı ağıza koy­madan önce yıkamak sünnet olduğu gibi, onu her zaman ve her mekanda kullanmak sünnettir. Yalnız oruç tutan birisi için zevalden sonra onu kul­lanması mekruhtur. Bir kimse abdest almak, namaz kılmak ve Kur´an-ı Kerim okumak ister veya uykudan kalkar yahut ağzının kokusu değişirse onun için misvak kullanmak sünnet-i müekkededir.

Bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

"Ümmetime sıkıntı verme korkusu olmasaydı, her namaz için onlara misvak kullanmalaranı emrederdim." [11]

2- Abdest aldıktan sonra elleri silkelememek. [12]

3- Abdest alınırken başkasından yardım istememek. [13]

4- Abdesten sonra kurulanmamak .

Bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Abdest suyu sizin günahlarınızı siler, bu nedenle abdest suyunun ku­rumasını kendi haline bırakınız."

5- Kıbleye karşı dönüp abdest almak. Çünkü kıble şerefli ber yöndür.

6- Abdest alınırken konuşmamak.

7- Abdest alınırken suyu yüze veya diğer uzuvlara çarptırmadan uygun bir şekilde yıkamak da sünnettir.

8- Suyu kullanırken iktisatlı olup israf etmemek. Hz. Enes şöyle riva­yet eder: "Peygamberimiz (s.a.v.) bir müd miktarı su ile abdest alırdı." [14]

Hz. Ömer şöyle rivayet eder: "Peygamber (s.a.v.) Sa´d´ın abdest alır­ken yanında geçti, O´na:

"Ya Sayd bu ne israftır" diyence, Sa´d cevaben, Suda israf var mı ya Rasulallah? dedi.

Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.v.): "Evet akan bir nehrin kenarında olsa dahi" [15] buyurdu.

9- Abdest alırken uzuvların farz olan yerinden daha fazlasını yıkamak. Bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.):

" Ümmetim kıyamet günü alınları ve abdest yerleri parlak bir halde gelirler, içinizden kim yüzünün nurunu arttırmak istiyorsa onu fazlasıyla yapsın." [16]

10- Abdest aldıktan sonra kıbleye dönerek şu duayı okumak sünnet­tir: "Eşhedü en la ilahe illalahu vahdehu la şerike lehu ve eşhedu erine Muhammeden abduhu ve resuluhu. Allahummecâlni minet- tevvabine vacâlni minelmutettahhirine. Sübhanekellahumme ve bihamdike. Eşhedü en la ilahe illa ente esteğfiruke ve etubu ileyk."

Anlamı:

"Şehadet ederim ki Allah´tan başka ilah yoktur. O tektir, ortağı ve ben­zeri yoktur. Allahım beni tevbe eden ve temiz olan kullarından eyle. Allahım, seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim ve sana hamd ederim. Sen­den başka ilah olmadığına şehadet eder ve sana sığınırım." [17]

11- Abdestten sonra iki rekat namaz kılmak.

Ebu Hureyre (r a.)´ın rivayet ettiği hadise göre Resulullah (s.a.v.) Bilal (r.a.)´a şöyle dedi:

"Ya Bilal, islamiyette yapmış olduğun en iyi ameli ba­na söyle, Çünkü cennette önümde yürürken ayakkabılarının sesini işit­tim " [18] buyurunca . Bilal şöyle cevap verdi: Gece ve gündüz herhangi bir saatte abdest aldığım zaman, mutlaka o abdestle bana farz olmayan bir namaz kılarım. [19]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Eğer sakal seyrek ise dibine kadar suyun yetiştirilmesi farzdır.

[2] Nesai, 1/61.

[3] Buhari, 2183, Müslim, 235.

[4] Müslim, 235.

[5] Buhari, 2183, Müslim 235.

[6] El Hakim, 1/151.

[7] Ebu Davud, 145.

[8] Ehu Davud, 142, Tirmizi, 788.

[9] Buhari, 140.

[10] Müslim, 230.

[11] Buhari 847, Müslim 252.

[12] Muğnil Muhtac, 1/61.

[13] Muğnil Muhtac, 1/61.

[14] Buhari, 198.

[15] Ibni Mace ve İmam Ahmed.

[16] Buhari 136, Müslim, 246/35.

[17] Müslim, 234, Tirmizi, 55.

[18] Buhari ve Müslim.

[19] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 92-95.



radyo onbeş, radyo on beş, radyo onbes, menzil radyosu

 






Veda Hutbesi
Veda Hutbesi
Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.
İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.
MÜ'MİNLER!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.
İNSANLAR!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!




 
 

Bugün 2 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol