Ana Sayfa
İletişim
Ziyaretçi defteri
ÜYEOL

imam şafii hayatı yaşadığı çağ
şafii nin tahsili ve ilminin kaynakları
şafii nin yaşadığı çağ
sünnet ve re-y
itikadda fırkalar
hariciler
mu-tezile
şafii nin görüşleri
kitaplar
şafii fıkhının incelenmesi
şafii nin üsülü
din bilgisi
kitap kur-an-ı kerim
sünnet
icma
kıyas
istihsanın ibtali ve mesalih-i mürsele
ashabın kavilleri ve fetvaları
şafii zahire göre hüküm verir
şafii fıkhının füru-da geçirdiği devirler
şafii mezhebinde müctehid olanlar
şafii mezhebinin yayılışı

Müellif Hakkında Bilgi
Fıkhın Manası Ve Özellikleri
İman Manası ve Rükünleri
İslamın Tarifi ve Esasları
İbadet ve Çeşitleri
Dince Temiz Sayılmayan Şeyler
Suların Çeşitleri
Tabaklama ve Dibağ
Altın Ve Gumuş) Kaplarının Kullanımı
Abdest ve Şartları
İstinca
Abdesti Bozan Şeyler ve Mekruhları
Gusul (Boy Abdesti)
Mestler Üzerine Meshetmek
Teyemmüm
Necaset Bahsi ve Giderilmesi
Hayız Nifas ve İstihzanın Hükmü
Cünüp Kişiye Haram Olan Şeyler
İslam´da Namazın Önemi
Namaz Vakitleri
Namazın Farz Olmasının Şartları
Nafile Ve Revatıb Namazlar
Nafile (Sünnet) Namazların Çeşitleri
Namazın Şartları ve Rükünleri
Namazın Sünnetleri
Namazı Bozan Şeyler ve Mekruhları
Sehiv-Tilavet ve Şükür Secdesi ve
Namaz Kılınması Mekruh Olan Vakitler
Cemaatle Namaz Kılmak ve İmama Uymak
Yolcuların Namazı Cem ve Kasır
Cuma Namazı
Bayram Namazları
Güneş Ve Ay Tutulması Namazı ve Yağmur Duası
Savaş Anında Kılınan Korku Namazı
Giyilmesi Haram Olan Elbiseler
Ölünün Teçhiz Ve Tekfin İşlemleri
Zekat
Sadaka-ı Fıtır (Fitre
Zekat ve Fitrenin Verileceği ve Verilmeyeceği Yerler
oruç
Hacc
Alım Satımlar
Riba Faiz
Muhayyerlik
Selem
Rehn İpotek
Hacr
Sulh Barıştırmak
Sokağa Doğru Saçak Açmak
Havale
Şirket Ortaklık
Vekalet
İkrar İtiraf
Ariyet
Köle Azad Etmek
Kaza ve Yargı
Yemin
Cihad
Nikah
Nafaka-Hedane
Cinayetler-Diyet-Kasama
Hul
Namazın Şartları ve Rükünleri

Namazın Şartları ve Rükünleri


Namaza Başlamadan Önce Gerekli Olan Şartlar


Namaza başlamadan önce gerekli olan şartlar beş tanedir:

1- Hades ve necasetten taharet (abdest almak ve vücudun herhangi bir yerinde necis bulunmamak).

2- Temiz elbiselerle avret yerlerini örtmek.

3- Temiz bir yerde durmak.

4- Namaz vaktinin girdiğini bilmek.

5- Kıbleye yönelmek.

İki yerde kıblenin terkedilmesi caizdir.

a) Savaş esnasında, şiddetli korkulu durumlarda.

b) Yolculuk sırasında herhangi bir binek üzerinde kılınan sünnetlerde kıblenin terkedilmesinde bir sakınca yoktur.



Namazın Sahih Olmasının Şartları


Namazın sahih olması için bazı şartlar ve belirli rükünlerin bulunması gerekir.

Şartlar, lugatta ´alamet´ demektir. Şeriatta ise, varlığı kendisinin varlı­ğına bağlı bulunan ve onun gerçek varlığından ayrı olan şeylerdir.

Şaıtlai ıkı tuıludur Bin teklif şartları yahut farz olma şaıtlaııdır ki is­lam, akıl ve baliğ olma bunlaıdandır Diğeıı ise sıhhat şartlarıdır Bunlar da namazın sıhhati kendilerine bağlı olan şartlardır ki yukarıdaki madde­lerin biraz daha açıklanmasdır

1) Hades ve necasetten temiz olmak, yanı abdestlı olmak ve vücut üze­rinde namaz kılmaya mam herhangi bir necıs olmamak

Yüce Allah Kur´an-ı Kerım´de şöyle buyurmuştur

"Ey iman edenle)´ Namaza kalktığınız vakit yuzleıımzı ve dıı teklet e kadü} ellerinizi yıkayın, başınızı mesnedin, ayaklarınızı da topukla)a ka-daı yıkayın Eğeı cunup iseniz boy abdestı alın´ (Maide: 5/6)

Peygambeıımız (sav) "Abdestsız hıçbu namaz kabul olunmaz" bu-yurmuştuı [1]

2) Temiz elbiseyle oı tünmek (setıi avret) Allahu Taâla şöyle buyu-muştur "Ey Adem oğullan, heı mescit huzurunda zınetımzı (elbiselerini­zi) giyin " (A?raf: 7/31) Hz Aışe´den rivayete göre, "Hayız gören ve balığa olan bir kadının namazı, ancak başını ortmesıyle sahih oluı " [2]

Hayız ve balığadan kasıt hayız yaşına giren kadın demektir Kadının başını örtmesi gerektiği halde, diğer yerlerini de örtmesi daha da öncelik arz edeı Şu halde, alimlerin ittifakına göre Kadının avret yen, el ve yuzu hariç vücudunun butun kısmıdır

Eıkekleıın avret yen ise, diz ile göbek arası olan bölgedir

3) Temiz bıı yeıde durup namaz kılmak.

Bıı bedevi, mescide kuçuk abdestını yaptığında, Hz Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur "Onun sidiği üzerine bir kova su dokun "

4) Vaktin girdiğini bilmek Bu da uç şeyle bilinir

a) Kesin ılım: Güneşin battığını veya doğduğunu görmek, gibi

b) Ictıhad: Gölge gibi zanna dayalı delillere dayanmak

c) Taklıd: Burada da vaktini iyi bilen bir ehil kişiyi taklit etmektir Namaz vaktinin girdiğini bilmek için delil Allah´u Taala Kur´an-ı

Keıım´de şöyle buyuruı "Muhakkak ki namaz, mu´mınler uzeıine belirli vakıtleıde farz kılındı " [3]

5) Kıbleye yönelmek (istikbali kıble).

Bunun da delili şu ayeti kerimedir: "Nereden yola çıkarsan çık. Yüzü­nü Mescid-i Haram´a doğru çevir. Nerede olursanız olun. Yüzünüzü o ta­rafa çevirin." (Bakara: 2/150) Peygamberimiz (s.a.v.)´de namazım tam olarak kılma­yan bir kişi hakkında: "Namaza kalktığın zaman abdestini tam al, sonra kıbleye yönel ve tekbir et" [4] buyurmuştur.

Ayeteki maksat, Ka´be´nin içinde bulunduğu Mescid-i Haram´dır. Hadis-i şerifte ise kıbleden maksat Ka´be´dir. Kabe bölgesinden uzak olan kişi kesin delillerle Ka´be´ye yönelmek zorundadır. Eğer kesin delil sahibi değilse içtihat veya zannına göre hareket eder. Mekke´de bulunan Kabe-i Muazzama müslümanların kıblegâhıdır. Ora´ya yönelmek te şart­lardan bir tanesidir. Bir sahra veya dağ başında olan veya bulutlu havada bulunup ta kıble istikametini tayin edemiyen birinin içtihat etmesi gere­kir. Yani yakinine göre hareket ederek kanaati hangi tarafa oturuyorsa öy­lece oraya dönüp namazını kılar, velevki daha sonra tespit etmiş olduğu kıblesinde bir terslik olsa da namazını tekrar kılmaz.

Şu iki durumda istikbaî-i kıble şartı aranmaz:

1) Savaşta veya buna benzer tehlikeli durumlarda namaz kılındığı za­man arkadan saldırı olma ihtimali varsa o tehlike yönüne doğru namaz kılmak caizdir. Tehlike yönüne dönüldüğü zaman gelebilecek düşman gö­rülebilir, ona göre tedbir alınır. Buradaki sozkonusu namaz farz veya sün­net olabilir farketmez. İleride açıklanacaktır.

İbni Ömer şöyle demiştir: "Eğer daha şiddetli bir korku varsa, yaya ve­ya binekli olduğunuz halde kıbleye yönelmiş veya yönelemiş olarak na­mazınızı kılın" [5]

2) Yolculuk esnasında araba veya herhangi bir binek türü (hayvan vb.) üzerinde olunduğu zamanda kıble terkedilebilir. Bilindiği gibi sünnet na­mazlar oturarak kılmabilir. Haliyle yolculukta araç içinde iken zaten in­san otururur vaziyettedir. O haliyle kolayına geldiği şekilde sünnet na­mazları kılabilir. Cabir b. Abdullah şöyle rivayet eder: "Resulullah (s.a.v.) bineği üzerinde namaz kılardı" [6]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Buhaıı H5 Musiun 225
[2] Tıımı:ı 277S
[3] Nıwntıtu /0?
[4] Buharı, 5897; Müslim, 397
[5] Buharı, 4261
[6] Buharı, 39 i






NAMAZIN RÜKÜNLERİ


Namazın rükünleri on sekiz tanedir:

1- Niyet getirmek.

2- Gücü varsa kıyama durmak.[1]

3- İhram tekbirini almak.

4- Fatiha-ı şerifi okumak. "Bismillahirrahmanirrahim" Ayet-i kerime­si de fatihadandır.

5- Rükû´a varmak.

6- Rükû´da tuma´nine yapmak. .

7- Rükû´dan kalkıp ve doğrulmak.

8- Doğrulmada tuma´nine yapmak.

Niyet etmek: Namaza başlamak için niyet etmek gereklidir Niyyetin yeri kalptir. Bu nedenle namaza durulduğu zaman kalben niyet etmek gerekir. Niyeti lafzen ifade etmek ise sünnettir.

Niyette Allah rızası için namaz kılmaya kalben karar vermek gerekir.

Mesela sabah namazının farzı için şöyle niyet getirilir:

"Niyyet ettim Allah rızası için sabah namazının farzını eda etmeye..."

Farz namaz için niyyetin 3 şartı vardır:

a) Namazı kasdetmek.

b) Namazı n vaktini tayin etmek.

c) Farz namaz olduğunu söylemek.

Farz namazlarının önce veya sonrasında kılınan sünnetler gibi belirli nafile namazlarının niyetinde iki şart vardır:

a) Namazı kasdetmek,

b) Hangi nafile olduğunu veya hangi vaktin sünneti olduğunu tayin et­mek.

Eğer mutlak olan veya belirli olmayan bir nafile nah.azı ise bunun da bir şartı olup, o da yalnızca namazı kasdetmek yeterlidir.

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurur:

"Ameller ancak niyetlere göredir. Herkese de sadece niyet ettiği var­dır. Kimin hicreti Allah ve resulüne ise, onun hicreti Allah ve Resulune-´dir. Kimin hicreti elde etmek istediği dünyaya veya nikahlayacağı kadına ise o kimsenin hicreti de onlaradır". [2]

Niyet eden bir kimsenin niyetini ağızdan söylemesi, eda veya kaza ol­duğunu söylemesi, Allah´u Teala´ya izafe etmesi, kıbleye karşı yönelişi ve rekatlerin adedini zikretmesi sünnettir.

Niyetin yeri kalptir, tam olması için namaza başlama tekbiri olan ifti-tah (ihram) tekbiriyle olması gerekir. Namaz kılanın ihram tekbiri telaffu­zu namaz niyetiyle beraber olmalıdır. Yani niy^tterı hemen sonra tekbir getirilmelidir.

Niyetin delili abdest niyetinde ve yukarıda geçtiği gibi "Bütün ameller niyetlere göredir" hadisi şerifidir.

Gücü nisbetinde yani kudreti varsa ayakta durmak: Bunun delili de İmran bin Huseyn şöyle diyor: "Bende basur vardı. Hz. Peygambere nasıl namaz kılmam gerektiğini sorduğumda, O söyle buyurdu:

"Ayakta kıl. Eğer buna gücün yetmiyorsa oturarak kıl. Buna da gücün yetmiyorsa bir tarafına uzanarak namazını kıl." [3]

Nesai de devamla, "Buna da gücüı^y etmiyorsa göz işareti ile namazını kıl" ilave eder..

Burdan anlaşılmaktadır ki Allah´u Taala insanı gücü dahilinde sorum­lu tutmaktadır. Kişi namaz kıldığı zaman ayakta iken dimdik durmalıdır. Eğer hastalık veya bir sakatlık durumu ya da bunlara benzer bir mazeret varsa o zaman gücü nisbetinde kılacaktır.

Yalnız nafile namazlar böyle değildir. Hasta olsun veya olmasın otura­rak da kılabilir. Ancak nafileleri ayakta kılmak sünnettir. Peygamberimiz (s.a.v.) nafile namazlar için şöyle buyurmuştur:

"Kim namazı ayakta kılarsa bu daha efdaldır. Kim de oturarak kılarsa ayakla kılanın sevabının yarısını elde eder. Uzanarak kılanın serabı da oturarak kılanın sevabının yarısı kadardır,´" [4]

İftitah (İhram) tekbiri: Lafız olarak "Allahu Ekber" demektir. Bunun delili için Hz. Ali (k.v.) demiştir ki: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş­tur:

"Namazın anahtarı temizliktir. Girişi tekbir almak. Çıkısı da selam vermektir." [5]

İftitah (ihram) tekbirinin sıhhati için bazı şartlar vardır.

İhram tekbirinin şartları:

a) İhram tekbiri ayakta, dik bir şekilde durup getirilmelidir.

b) Kıbleye yönelerek söylenmelidir.

c) Tekbir lafzı "Allahu Ekber" olarak arapça söylenmelidir.

d) Tekbiri getiren kişi kendisi duyabilecek şekilde söylemelidir (sağır ve dilsizler mazaret sahibidirler).

e) İhram tekbiri ile namaz niyeti birlikte olmalıdır.

Fatihayı okumak: Delili. Ubade ibni Samit Peygamber (s.a.v.)´den şu hadisi rivayet tder." Ummu Kur´an-ı okumayanın hiç bir namazı yok­tur." [6] Buradaki Ummul Kuran fatihaya hamledilmiştir.

Besmelenin (Bismillahirrahmanirrahimin) fatihadan ve Kur´anm her suresinden bir ayet olduğuna delil olarak Enes İbni Malik şöyle rivayet eder: Bir gün Peygamber (s.a.v.) aramızda iken birden vahiy halini aldı. Sonra başını kaldırıp tebessüm etti. Bunun üzerine biz:

Ey Allah´ın Resulü sizi tebessüm ettiren nedir´ diye sorduk.

Hz. Peygamber (s.a.v.) cevaben: "Şu anda üzerime bir sure nazil oldu" buyurdu ve okumaya başladı: "Bismillahirrahmanirrahim (Ey Muham-med) şüphesiz ki biz sana kevseri verdik." (Kevser: 108/1)

Fatiha için şu şartlar gereklidir:

a- En az duyacağı kadar okumak. (Sağır ve dilsiz değilse)

b- Tertibi üzere ve peşpeşe okumak.

c- Okumayı doğru yapmalı, yanlışlık yapmamalıdır. Yapılan eksiklik namazın bozulmasına da sebep olabilir.

ç- Şeddetlere dikkat edilmelidir. Mesela "İyyake na´budu ve iyyake nestâin"in şeddetleri söylenmeyerek iyake na´budu ve iyake ııestain" şek­linde okunursa mana bozulur. Çünkü "İyyake" Ancak sana ibadet ederiz... "İyake" ise güneş ve ay ışını anlamı çıkar ki mana tamamıyla ters olur.

d- Fatihayı arapça okumak.

e- Fatihayı ayakta iken tamamlamak.

Fatihayı okuyamayan mazeret sahipleri (sağır, dilsiz gibi) onun yerine ezbere bildiği yedi ayet okumalıdır. Eğer yedi ayet de bilmiyorsa veya te­laffuz edemiyorsa o sure kadar ayakta Allah´ı zikrettikten sonra rükua git­melidir.

Rüku´: Fatihayı okuduktan sonra ruku´a gidilir. İmkanlar elveriyorsa elleri diz kapaklarına yetişecek kadar eğilmelidir. En kamil şekli ise sırtın yere paralel olacak şekilde düz olmasıdır.

Rükûun farz olduğunun delili şu ayet-i kerimedir.

"Ey iman edenler rüku edin, secde edin" (Hac: 22/77)

Ebu Hureyre´nin rivayet ettiği hadiste Resulullah (s.a.v.) bir kişiye na­mazı şöyle tarif etmiştir:... Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Namaza dur­duğun vakit ihram tekbirini al. Sonra ne kadar kolayına gelirse o kadar Kuran oku. Sonra rükua varıp ta tatmin oluncaya kadar dur. Sonra basını kaldırıp ayakta tam doğruluncaya kadar dur. Sonra secdeye git ve orda tatmin oluncaya kadar kal. Sonra basını kaldırıp ta tatmin oluncaya ka­dar otur. Sonra bunu namazının tümünde de böylece yap." [7]

Rüku´da tuma´nine: Delili ise Ebu Hureyre´nin rivayet ettiği hadis­teki Resulullah´ın "Tatmin olmak" sözleridir.

9- Secdeye gitmek.

10- Secdede luma´nine yapmak.

11- İki secde arasında oturmak.

12- Bu oturuşta tuma´nine yapmak.

13- Son oturuş.

14- Son oturuşta ettehiyyatı okumak.

15- Son ettehiyatta salavat-ı şerife getirmek.

16- Birinci selamı vermek. [8]

17- Namazdan çıkmaya niyet etmek, (sahih olan görüşlere göre bu na­mazın rüknü değildir, sünnettir)

18- Belirttiğimiz şekilde rükünlerin tertibine riayet etmek (yukarıda sa­yılan on altı rüknü arka-arkaya yapmak).

Rüku´dan sonra i´tidal ve i´tidalda tuma´nine yapmak.

İ´tidal rüku´dan kalkıp doğrulmaktır. Tuma´nine de duraklamak demektir.Hz. Aişe şöyle rivayet eder: "Resuli Ekrem başını rükudan kal­dırdığında düz bir şekilde dikilmedikçe secde etmezlerdi, secdeden kalktıktan sonra düzelmedikçe ikinci secdeye gitmezdi. Her iki rekatta Ettahiyat okurdu. Oturduğunda sol ayağını yayar, sağ ayağını da diker­di... Namazı da selam vermek suretiyle sona erdirirdi." [9]

Hadis-ı şeriften bilinmektedir ki rüku´dan sonra itidal ve orda da tu-man´ine yapmak gereklidir.

Secde yapmak ve secdede tuma´nine yapmak: Secde yapmak, secd­ede tuma´nine ve iki secde arasında luma´nine yapmak için deliller yukarıda rüku´ şıkkında geçen Hac suresi 77. ayeti kerime ve Buhari´nin 352 nolu hadistir

Ayrıç a (´Ebu Hureyre´nin rivayet ettiği (Müslim, 397) hadisten anla­şılmaktadır ki secdelere gitmek, secdelerde ve iki secde arasında tuma´-nine yapmak la delil olarak gösterilebilir.

Son oturuş: Namazın sonunda selam vermeyi gerektiren oturuştur.

Ebu Humeydi Es-Saidi şöyle rivayet eder.

"Hazreti Peygamber fs.a.v) ikinci rekatın sonunda sağ ayağını dikip sol ayağı üzerine otururdu. Son oturuşta ise sol ayağını altından çıkarıp sağ ayağını da dikerek makadı üzerine otururdu." [10]

Son oturuşta Ettehiyat okumak: Abdullah îbni Mes´ud şöyle anlatı­yor. "Hz. Peygamber ile namaz kılarken namaz oturuşunda selam Al­lah´ın üzerine, selam falan kişiye derdik. Bir gün Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Selam Allah´ın kendisidir. Biriniz namaza oturduğunuzda, Ta-hiyyatAllah´adır, desin (Ettehiyatokusun)." [11]

Son ettahiyatta Peygamber (s.a.v)´e salat ve selam getirmek:

Bunun farz olmasının delili şu ayeti kerimedir: "Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler siz de ona salat getirin." (Ahzab: 33/56)

Bir hadisle Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Biriniz namaz kıldığı vakit, aziz olan Allah´ı hamd ve sena ederek başlasın, sonra Peygambere salat ve selam etsin. Bundan sonra dilediği şekilde dua etsin." [12]

Birinci Selam: Delili, Hz. Aişe´den rivayet edilen şu hadistir: "Hazreti Peygamber namaza tekbirle başlar, selamla bitirirdi." [13] Namazdan çıkmaya niyet etmek sahih görüşlere göre sünnettir.

Rükünlerin tertibine riayet: Delili. Ebu Hureyre´nin rivayetinde Rasulullahın bir sahabeye öğrettiği ve geçen hadis-i şerifin hükmünden

öğrenmekteyiz. [14]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Bu rükün farz namazlar içindir. Nafile namazlarda ayakla durmaya gücü yeise de yine de oiuiaıak namaz kıhnahilir ama sevabın yansı gider.

[2] Buhan, I Muslini 1907

[3] Buhaı ı,W45

[4] Buharı, 1066

[5] Ebu Davud, 61

[6] Muslim, 394

[7] Buharı, 352; Müslim, 397

[8] İmama uyan knnsc. [ımm ıkı taraU selam verdikten soma birinci selamı vcrmchdır.´Vö-nemın Talihin, İIİ21

[9] Muslun,49S

[10] Buharı, 794

[11] Buharı, 5806, Müslim, 402

[12] Tirmizi, 3475

[13] Müslim, 498.

[14] Müslim, 397.



radyo onbeş, radyo on beş, radyo onbes, menzil radyosu

 






Veda Hutbesi
Veda Hutbesi
Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.
İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.
MÜ'MİNLER!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.
İNSANLAR!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!




 
 

Bugün 3 ziyaretçi (18 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol