Ana Sayfa
İletişim
Ziyaretçi defteri
ÜYEOL

imam şafii hayatı yaşadığı çağ
şafii nin tahsili ve ilminin kaynakları
şafii nin yaşadığı çağ
sünnet ve re-y
itikadda fırkalar
hariciler
mu-tezile
şafii nin görüşleri
kitaplar
şafii fıkhının incelenmesi
şafii nin üsülü
din bilgisi
kitap kur-an-ı kerim
sünnet
icma
kıyas
istihsanın ibtali ve mesalih-i mürsele
ashabın kavilleri ve fetvaları
şafii zahire göre hüküm verir
şafii fıkhının füru-da geçirdiği devirler
şafii mezhebinde müctehid olanlar
şafii mezhebinin yayılışı

Müellif Hakkında Bilgi
Fıkhın Manası Ve Özellikleri
İman Manası ve Rükünleri
İslamın Tarifi ve Esasları
İbadet ve Çeşitleri
Dince Temiz Sayılmayan Şeyler
Suların Çeşitleri
Tabaklama ve Dibağ
Altın Ve Gumuş) Kaplarının Kullanımı
Abdest ve Şartları
İstinca
Abdesti Bozan Şeyler ve Mekruhları
Gusul (Boy Abdesti)
Mestler Üzerine Meshetmek
Teyemmüm
Necaset Bahsi ve Giderilmesi
Hayız Nifas ve İstihzanın Hükmü
Cünüp Kişiye Haram Olan Şeyler
İslam´da Namazın Önemi
Namaz Vakitleri
Namazın Farz Olmasının Şartları
Nafile Ve Revatıb Namazlar
Nafile (Sünnet) Namazların Çeşitleri
Namazın Şartları ve Rükünleri
Namazın Sünnetleri
Namazı Bozan Şeyler ve Mekruhları
Sehiv-Tilavet ve Şükür Secdesi ve
Namaz Kılınması Mekruh Olan Vakitler
Cemaatle Namaz Kılmak ve İmama Uymak
Yolcuların Namazı Cem ve Kasır
Cuma Namazı
Bayram Namazları
Güneş Ve Ay Tutulması Namazı ve Yağmur Duası
Savaş Anında Kılınan Korku Namazı
Giyilmesi Haram Olan Elbiseler
Ölünün Teçhiz Ve Tekfin İşlemleri
Zekat
Sadaka-ı Fıtır (Fitre
Zekat ve Fitrenin Verileceği ve Verilmeyeceği Yerler
oruç
Hacc
Alım Satımlar
Riba Faiz
Muhayyerlik
Selem
Rehn İpotek
Hacr
Sulh Barıştırmak
Sokağa Doğru Saçak Açmak
Havale
Şirket Ortaklık
Vekalet
İkrar İtiraf
Ariyet
Köle Azad Etmek
Kaza ve Yargı
Yemin
Cihad
Nikah
Nafaka-Hedane
Cinayetler-Diyet-Kasama
Hul
Dince Temiz Sayılmayan Şeyler

Yazıcı Sürümü
Dince Temiz Sayılmayan Şeyler


Sarhoşluk veren sıvı maddeler, kan, insan ve eti yenenler dahil tüm hayvanlara ve kuşlara ait idrar, dışkı, ufak su döktükten sonra veya ağır bir şey kaldırdıktan sonra tenasül organından gelen ve "Vedi" denilen yaşlık, hafif Şehvet duyulduktan sonra tenasül organından gelen ve "Mezi" denilen ıslaklık, köpek, domuz ve bu iki hayvandan birinin başka cinsten bir hayvanla birleşmesinden doğan her türlü yavru, bunların me­nisi, yaralardan akan su, irin, kusmuk, safra kesesinden gelen su, eti yen­meyen hayvan sütü, murdar hayvan, eti yenen hayvandan da olsa canlı iken kesilen parçası.

İnsan sütü, eti yenen hayvan sütü, balık, çekirge ve insan ölüsü, insa­nın kesilen tırnağı, saçı, sünnet edilirken kesilen deri parçası temizdir, ne­cis sayılmaz. Keza, eti yenen hayvandan hayatta iken kırpılan kılı, tüyü ve yünü de temizdir.

Köpek domuz ve bunlardan birisinin başka bir cins hayvanla birleşme­sinden doğan hayvan hariç, bütün hayvanların menisi ve insan menisi te­miz sayılır, necis değildir.

Yukarıda sayılan necasetler üç kısımdır: [1]

1. Muğallaz Necaset (Ağır necaset):


Köpek, domuz ve bunlardan birisinin eti yenenler dahil herhangi bir hayvanla birleşmesinden doğan hayvandır.

Bunların bulaştığı herhangi bir şeyi temizlemek için, temiz ve temizle­yici olan su ile yedi defa yıkamak gerekir. Bu defalardan birinde suya te­miz bir toprağın karıştırılması şarttır. Toprak yerine sabun gibi başka bir şeyin suya karıştırılması temizlik için uygun olmakla beraber yeterli sa­yılmaz. Yani bir defasına toprağın karıştırılması şarttır. [1]



2. Muhaffef Necaset (Hafif Necaset):


Gıda olarak sütten başka bir şey yememiş ve iki yaşmı henüz doldur­mamış olan bebeğin idrarıdır. Bununla pislenen yerin üzerine temiz bir miktar su dökmek yeterlidir, böylece o yer temizlenmiş sayılır. [2]



3. Mütevassıt Necaset (Orta dereceli Necaset):


Yukarıda 1. ve 2. maddelerde açıklananlar dışında kalan necasetlerdir. İdrar, dışkı ve kan gibi.

Mütevassıt necaset de iki çeşide ayrılır: [3]



a. Necaset-i Hükmiye:


Maddesi, rengi, kokusu ve tadı olmayan necasettir. Böyle bir necasetin dokunduğu yeri temizleyici su ile bir defa yıkamak kafidir. [4]



b. Necaset-i Ayniye:


Maddesi olan veya renk, koku ve tad sıfatlarından biri bulunan neca­settir. Böyle bir pisliğin dokunduğu yerin temizlenmiş sayılabilmesi için pisliğin kendisini gidermek, ayrıca rengini, kokusunu ve tadını izale et­mek gerekir. Şayet normal yıkamakla sonuç alınmazsa, pislenen şeyin oğuşturulması, sıkılması ve defalarca yıkanması gerekir. İyice yıkandığı halde pisliğin tadı veya rengi ile kokusu henüz giderilememiş ise sabun gibi bir maddenin de kullanılması şarttır. Buna rağmen anılan özellikler giderilmezse bu kadarcığı affedilmiş sayılır.

Dinen temiz sayılmayan ve NECASET ismi verilen maddelerden üçü temiz hale dönüşebilir.

Bunlar;

1. İçine herhangi bir şey atılmadan kendiliğinden sirkeye dönüşen üzümden mamul sarap, kabı ile beraber temiz hale dönüşmüş olur ve sir­ke olarak kullanılabilir. Fakat herhangi bir müdahele sonucunda sirkeye dönüşürse temiz sayılmaz ve kullanılamaz.

2. Köpek, domuz ve bunlardan birinin başka bir cins hayvanla birleş­mesi neticesinde doğan hayvan hariç, eti yenen veya yenmeyen herhangi bir murdar hayvanın derisi tabaklanmakla necis olmaktan çıkar ve temiz­lenmiş cisim hükmüne girer. Yani temizleyici bir su ile güzelce yıkandık­tan sonra temizlenmiş olur. Ancak şuna dikkat etmek gerekir: Böylece ta­baklanmış bir derinin üstünde giderilmemiş tüy ve kıl varsa giderilmesi gerekir. Çünkü kıl ve tüy tabaklanmakla temiz hale dönüşmez. Sadece de­rinin kendisi bu işlemler neticesi temiz olur.

3. Kan pıhtısı, et parçası halindeki cenin ve yumurta kanı canlı bir ya­ratığa dönüşmekle temiz hale gelir.

Bazı hafif ve orta dereceli necasetlerden sakınmak ve korunmak cid­den zor olduğu için belirli ölçüler dahilinde olmak kaydı ile bir kısmı af­fedilerek namaza ve Kâ´be´yi tavafa mani sayılmamıştır. Bir kısmı da yi­yecek ve içecek maddelerine karışması müsamaha ile karşılanmış, yani o yiyecek ve içecek pis sayılmamıştır.

Bunların ayrıntıları fıkıh kitablarında mevcuttur. Bir kısmını örnek olarak burada belirtelim:

1. Kara sinek ıslak bir necesate konduktan sonra uçup bedene veya el­biseye konduğu zaman ayaklarına bulaşmış, fakat çıplak gözle görüleme­yecek derecede az olan necaset o elbise veya bedene bulaşmış olur. Buna rağmen bu hal namaza mani değildir.

2. Yağışlı havalarda bazı sokaklardaki çamurlara hayvan pisliği karışır ve bazan o pislikler görülür. Oralardan yaya geçenler ne kadar dikkat et­seler bile çamur sıçrantıları elbiselerine bulaşır. Bundan sakınmak müm­kün olmadığı için bu kadarı bağışlanmıştır.

3. Koyun veya keçi sağılırken süt kabına düşen bir-iki katı davar pisli­ği derhal çıkarılıp atılırsa sütün temizliğine zarar gelmez. Fakat düşen pislik sıvı halde ise veya sütte bir süre kalıp dağılırsa süt pis sayılır.

4. Buğday gibi hububat harmanı döven hayvanların pisliği harmandaki saplara ve dolayısıyla hububata bulaşır. Buna rağmen saplardan ayıkla­nan hububat pis sayılmaz.

5. Rüzgar esip, necis şeylerle karışık olan toprağı kaldırır, tozu sıvı olan şeylere karıştırırsa, gözle görünürse de bağışlanmış olur.

6. Fare pislikleri çoğalıp, evdeki zahire diyebileceğimiz bulgur, pirinç vb. gibi şeylere karışır ve onlardan sakınmak mümkün olmazsa affolunur.

7- Pire ve sineğin pisliği az olan kan ve irin de affolunur. Ancak bu tür pislikler insanın fiili veya kasdıyla herhangi bir yere bulastınlırsa o za­man affa tabi olmaz.

8- Yaralardan çıkan kan ve irin. Bu durumda kan ve irin çok da olsa 3 şartla affedilir.

a) Kan ve irinden ikisinin de kişinin kendi yarasından çıkması.

b) Kişinin kendi fiiliyle değil de kendiliğinden çıkması.

c) Normal yerinden çok yere taşmaması.

Burdan anlaşılıyorki kan ve irin başkasının yarasından insana bulaşır veya kasden çıkarması ya da yaranın normal sınırının fazla olan kısmına yayılırsa o zaman affa tabi değildir.

9- Haşereden akıcı kanı olmayan karınca, sinek ve arı gibi hayvanların su veya sıvı bir yemeğe düşmesi de affedilir.

Bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:

"Sizden birinizin kabına sinek düşerse, tümünü içine batrsın, sonra çıkarıp atsın. Zira kanatların birinde hastalık, diğerinde şifa vardır. [5]

Görülüyor ki sinek düştüğü o şeyi pisletseydi hepsinin içine batırılma­sını Allah Resulü emretmezdi. Akıcı kana sahip olmayan her çeşit haşere de sinek hükmündedir. Bir şeyin içine düşüp ölmesiyle ya da canlı ise çı­karılması ile de pisletmezler.

10- Et üzerinde kalan kan da affa tabidir.

11- Korunma imkanı olmayan süt emen çocuğun kustuntusu da annesi için affa tabidir. annesinin memesini emerken ağzından memeye bulaşan kusuntu gibi şeyler de affedilir.

12- Hayvan boğazlamakla görevli olan kasabın kestiği hayvanın elbi­sesine bulaşan kan da affedilmiştir.

13- Sudaki balıkların pisliği suyun rengini ve kokusunu değiştirmediği sürece affa tabidir.

14- İnsanların genelde gidip gelmeyi adet ettikleri Cami gibi yerlerde yuva yapan kuşların pisliği. Bunlardan da korunmak zor olduğu için affa tabidir. Burda her ne kadar ruhsat verilmişse de mümkün mertebe korun­mak gerekir. [6]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 74-75.

[2] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 75.

[3] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 75.

[4] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 75.

[5] Buhari, 5445.

[6] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 75-77.




--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kadı Ebu Şuca?, Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi, Ravza Yayınları: 74.



radyo onbeş, radyo on beş, radyo onbes, menzil radyosu

 






Veda Hutbesi
Veda Hutbesi
Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.
İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.
MÜ'MİNLER!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.
İNSANLAR!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!




 
 

Bugün 3 ziyaretçi (21 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol